20 Nisan 2019 Cumartesi

Dünyanın en iyi punk grubu: Bad Religion.



Bad Religion pek dinlememeye çalışırım. Telefonda, You Tube'da, Spotify'da veya başka mecralarda karşıma çıkarlarsa hemen geçiştirir, görmezden gelmeye çalışırım. Çünkü bilirim ki bir şarkısını açma gafletinde bulunursam, bir haftaya yakın bir süre başka bir şey dinleyemem. Öyle bir gruptur bu. Punk'tır ama melodiktir, entelektüeldir, temizdir, üyeleri yaşını başını almış insanlardır, sahneye yakalı tişörtlerle çıkarlar, taşkınlık yapmazlar.

Her şeyden önemlisi, grubun kurucusu, solisti, kısacası her şeyi, Greg Graffin, çok iyi bir müzisyen, çok özel bir vokal olmanın yanında "Evrim Biyolojisi ve Paleontoloji" dalında doktorası olan bir profesördür!

Sadece bu son bilgi dahi bu grubu dinlerken kendinizi özel hissetmenize yetecektir.


*(Greg Graffin)

İlk kez 11. sınıfta dinlemiştim. O zamanlar rock ve metali geçip punk denizinde de yavaş yavaş açılmaya başlamış, Misfits, Exploited, Ramones, Sex Pistols, Anti-Nowhere League gibi büyük grupları dinlemiş ancak istediğim şeye bir türlü ulaşamamıştım.


Sonra nasıl karşıma çıktı hatırlamıyorum ama American Jesus şarkısıyla kesişti yollarım.

Müthiş bir intro, bu intronun sonunda müthiş bir ses. Kalın desen değil, tok desen değil, tuhaf bir tonu olan insanı hüzünle, öfke arasında bırakan titrek bir renk.

İnsanı anında yakalayıp diline dolanan bir nakarat.

Kapılmıştım.



Şarkıyı keşfettiğim günün ertesinde iki sorumluluk sınavım vardı. Evden çıkıp sınava giderken, ikinci sınavı okulun boş bahçesinde bir bankta tek başıma beklerken, dönüşte Maltepe'nin ara sokaklarında dolaşırken sürekli dinlemiştim. Sonra da eve dönüp grubun albümlerini indirmeye başlamıştım.

Punk'a dair bildiğim ne varsa hepsini bir tarafa, Bad Religion'ı da onların hepsinin tam karşısına koymuştum.


Şarkı sözlerine gelirsek, klasik punk gruplarının bilgi sahibi olmadan beylik laflarla yaptığı muhalefetin aksine ayakları yere basan, Amerika'nın iç ve dış politikasını çok daha derinlemesine sorgulayan, doğa sorunlarına, ırkçılığa, popüler kültüre, medyaya, modern dünyaya ve aklınıza gelebilecek her tür entelektüel konuya parmak basan bir grup çıkıyor karşımıza. (Tamamen de haksızlık etmeyeyim belki biraz da "Dead Kennedys" böyle br gruptur ama o kadar.)

Yazının en başında bahsetmiştim. Bu sabah uzun bir ardan sonra dayanamayıp Spotify'a isimlerini yazdım ve kendimi Walk Away dinlerken buldum. Sabahtan beri de başka bir şey dinleyemiyorum.

En sonunda yazacaksın bari bu durumu fırsata çevir deyip bir şeyler karalamaya karar verdim.

Mayıs ayının başında yeni albümleri çıkıyor.

Bu albüm 17. stüdyo albümleri!

*(Age of Unreason)


Yukarıda isimleri geçen veya geçmeyen çoğu punk grubunun artık sadece hatıralarıyla var olduğu, aktif olan bazılarınınsa üye kayıplarından, alınan yaşlardan dolayı ortaya bir şey koyamadığı bir ortamda, tabanca gibi punk yaparak 17. stüdyo albümünü çıkarmak bir müzik devrimidir.

Ve bu devrim Greg Graffin yaşadığı sürece sürecek gibi.

Punk's not dead!